Biryerlerden başlamam gerekiyorsa, geçmişe doğru yol almadan önce bugünden başlamak, güncele dokunmak tercihim olacak. Bu durumda başlangıç noktam, bitirmek üzere olduğum, Elif Şafak'ın en son romanı Aşk olmalı değil mi.. Hiç adetim olmamasına rağmen bu güncel romanın büyüsüne kapıldım. Sebebi konusunda saklı, ilahi aşka değinen, tasavvuf kokan, insanı taa derinlere çeken büyüsü... Önce şaşırmıştım, tasavvuf popüler kültür takipçisi insanların pek de ilgisini çekmez.. Ama işin içinde popüler bir yazar olunca çekiyor demek ki. Bu noktada Elif Şafak'ı çok takdir ettim. Öte yandan itiraf etmeliyim ki, benim pek de popüler kültürü takip eden insanlar tarafından bilinmeyen favorim Emine Işınsu'nun aynı tarz romanlarından aldığım zevk bambaşka... Bu da popülerlik farkından olsa gerek. Yani popüler kültür takipçisi kitlenin ilgi duyması için yine de içine biraz farklı açılımları sokmak gerekiyor. Mesela Şems ile Mevlana'nın evlatlığı Kimya evliliğindeki mahrem ilişki yüzeysel anlatılsaydı olmazmıydı? bunu asıl amacı ilahi aşkı anlatan romana almak büyüyü bozmaz mı? Emine Işınsu böyle anlatımlara yer vermediği için mi ünlü-popüler olmuyor?
Romanın sonunu merak ediyorum, Ella ile Aziz arasında bir aşk olursa çok bozulacağım sanırım.. Neden ya, yoksa ben de aşka karşı mıyım "Aşk Şeriatı"yla henüz tanışmayan Ella gibi? Ellayla beraber "Aşk Şeriatı"yla tanıştığıma göre neden bozuluyorum ki?? Hayır.. İlahi aşka giden yol beşeri aşktan geçer, Züleyhanın Yusufa duyduğu şiddetli aşktan sonra ilahi aşka kapılmasıyla beraber Yusufa olan aşkının yok olması, ya da aslında seviye atlaması gibi... Öyleyse bu romanın sonunda da beşeri aşk olmamalı, yollar ilahi aşka varmalı...
Ee o zaman bitireyim bakalım...