30 Nisan 2009 Perşembe

Hissiyatların manevi ve hakiki yönleri

İnsanda binlerce hissiyat vardır, herbir hissiyatın mecazî ve hakikî olmak üzere iki mertebesi bulunur. İnsan, kendisine verilen manevî duyguları mecazî anlamıyla, yani nefsinin ve dünyanın hesabına kullanırsa kötü ahlaka ve gayesizliğe medar olur. Eğer hafiflerini dünya işlerine, şiddetli hissiyatlarını ahiret vazifelerine sarf etse iyi huya sahip olur, iki cihan saadetine medar olur.

Nasıl oluyor bu? Bahiste üç örnek var. Bunlardan birincisi, gelecek hakkındaki endişe. İnsan gelecek hakkında şiddetlice endişe ettiği vakit bakar ki, o endişe ettiği istikbale yetişmek için elinde senet yok. Hem de gelecek kısa olduğundan onca endişe etmeye değmiyor. Ondan yüzünü çevirip, kabirden sonraki hakiki ve uzun istikbale yönelir.

Hırsın da mecazi ve hakiki iki yönü mevcuttur.İnsan mala ve makama karşı hırs gösterir, bakar ki geçici olarak onun gözetimine verilmiş olan o fani mal ve riyaya sebep olabilecek şöhret o şiddetli hırsa değmiyor. Ondan, hakiki makam olan manevi mertebeler ve hakiki mal olan, Allah rızası için yapılan işlere yönelir. Kötü bir huy olan menfî hırs, yüce bir huy olan hakikî hırsa yönelir.

Üçüncü örnek de inattan veriliyor.. İnsan şiddetli bir inadı önemsiz, fani işlere sarfeder. Bir dakika inada değmeyen işlere bir sene inat eder. Bakar ki, buna değmiyor, bunu ahirete yönelik işlere yönlendirir. Kötü huy olan gereksiz inat, hakiki inada, yani hakta şiddetli kararlılığa yönelir.
Üstad diyor ki, bazı nasihlerin "hased etme, inat gösterme, hırslanma" gibi nasihatlerinin tesirsiz kalmasının sebebi, insana fıtratını değiştir demek gibi güç yetirilemez bir tavsiye olmasındandır. Eğer deseler ki, "bunların yüzünü hayırlı işlere çeviriniz", o zaman nasihat tesirli olur.